Hz. Mevlânâ Hakkında En Eski Kaynaklar Nelerdir?
Hz. Mevlânâ'nın inancı, ibadetleri, ahlakı, kişiliği, aile hayatı, insanlarla ve siyasilerle ilişkileri ve daha pek çok özelliği hakkında en eski ve temel başvuru kaynaklarını bilmek, onun hakkında bazı itham, eleştiri ve tartışmaların alevlendirilmeye çalışıldığı günümüzde, doğru ile yanlışı, bilgili ile cahili, iyi niyetli ile art niyetliyi fark etmemizi kolaylaştıracaktır.
Miladî 1207-1273 yılları arasında yaşamış olan Hz. Mevlânâ’nın hayatı hakkında, Mesnevî-i Şerif, Fîhi Mâ Fîh, Mektûbât ve Dîvân-ı Kebîr gibi kendi eserleri dışında, birinci dereceden bilgi edinilen kişi ve eserler, sırasıyla şunlardır:
1. Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled (1226-1312):
Sultan Veled, yazımını 1291 yılında tamamladığı İbtidânâme (Velednâme) adlı eserinde babası Mevlânâ, Seyyid Burhaneddîn, Şems-i Tebrizî, Salâhaddîn Zerkûbî gibi büyüklerin hâl tercümelerini anlatmıştır.
İbtidânâme, Mevlânâ’nın hayatı hususunda müracaat edilebilecek en güvenilir ve en önemli kaynak olması bakımından bilhassa değerlidir. Ancak eserdeki bilgiler bütün hususları aydınlatmaya kâfi gelmemektedir. Çünkü hâdiseler çoğunlukla özet olarak kaydedilmiştir ve diğer kaynaklarda bahsi geçen birtakım vakalardan da bahsedilmemektedir.
Eser, Velednâme adıyla Celâleddîn-i Hümâî tarafından 1315’de (hicri-şemsi) Tahran’da neşredilmiş; Abdülbaki Gölpınarlı tarafından İbtidânâme adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiştir (Ankara, 1976).
2. Sipehsâlâr Ferîdûn b. Ahmed (ö.1312):
Kırk yıl kadar Hz. Mevlânâ’ya müridlik yapan Sipehsâlâr Ferîdûn b. Ahmed, Risâle-i Sipehsâlâr be Menâkıb-ı Hazret-i Hüdâvendigâr adlı eserini Mevlânâ’nın vefatından sonra 1300’lü yılların başında yazmaya başlanmış, ancak tamamlayamadan vefat etmiştir. Eserini yazarken İbtidaname’den çokça faydalanmıştır.
Sipehsâlâr’ın eserinde menkıbeler arasında serpiştirilen bilgiler, eksik veya yanlış değerlendirmelere yol açabilmektedir.[1]
Eser, Zindegî-nâme-i Mevlânâ Celâleddîn-i Mevlevî adıyla Saîd-i Nefîsî tarafından neşredilmiş (Tahran, 1325 hş.), Tahsin Yazıcı tarafından, Mevlânâ ve Etrafındakiler adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiştir. (İstanbul: Tercüman 1001 Temel Eser, 1977, 151 s.)
3. Ahmed Eflâkî (ö.1360):
Sultan Veled’in oğlu ve Hz. Mevlânâ’nın torunu olan Ulu Ârif Çelebi’nin (ö.1319) müridi Şemseddin Ahmed el-Eflâkî, Menâkıbu’l-Ârifîn adlı eserini 1353 yılında tamamlamıştır.
Menâkıbu’l-Ârifîn’in başlıca kaynakları şunlardır: Sultan Veled’e ait İbtidânnâme, Rebâbnâme, İntihânâme ve Maarif; Risâle-i Sipehsâlâr, Makalât-ı Şemseddîn Tebrizî, Maarif-i Sultanu’l-Ulemâ Bahâeddîn Veled, Mevlânâ’ya ait Fîhi mâ fih, Mektûbât, Mesnevî ve Dîvân-ı Kebîr.
Eflâkî’nin eseri, Mevlânâ’nın hayatı hakkında en teferruatlı bilgileri içermekle birlikte kronolojik hatalardan ve mübalağalardan ârî değildir.[2] Bilhassa menkıbeler arasına serpiştirilen bilgiler, eksik veya yanlış değerlendirmelere yol açabilmektedir[3]. Dolayısıyla ondan yararlanırken ihtiyatlı olmak ve o asırdaki diğer kaynaklara da başvurmak gerekmektedir.[4]
Eser, Tahsin Yazıcı tarafından tahkik edilerek Menâkibu’l-Ârifîn adıyla iki cilt halinde neşredilmiş (Ankara 1976-1980) ve yine Yazıcı tarafından tercüme edilerek Âriflerin Menkıbeleri adıyla 2 cilt olarak yayımlanmıştır. (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1986–1987, 426+303 s.)
[1] Adnan Karaismailoğlu, Mesnevî Tercümesi, İstanbul 2004, I, 19
[2] Tahsin Yazıcı, Âriflerin Menkıbeleri, önsöz; H. Ritter, “Celâleddîn Rûmî”, İslam Ansiklopedisi, III, 53
[3] Karaismailoğlu, a.g.e., I, 19
[4] Muhammed Emîn Riyâhî, Osmanlı Topraklarında Fars Dili ve Edebiyatı, çev. Mehmet Kanar, İstanbul 1995, s. 111