Üyelik Girişi
BÖLÜMLER
Site Haritası

Hz. Mevlana Kansere mi İşaret Ediyor?

HZ. MEVLÂNÂ’NIN İŞARET ETTİĞİ

KANSER HASTALIĞI VE TEDAVİSİ

 

Şaban KARAKÖSE

Tasavvuf araştırmacısı-Yazar


 

 

Prof. Dr. Mehmet Öz ve Prof. Dr. Michael F. Roizen tarafından yazılan, Siz: Kullanım Kılavuzunuz adlı kitapta (İstanbul: Koridor Yayıncılık, 2005), kanser hastalığı şöyle tarif edilmektedir:

Herkesin vücudunda kanser hücreleri vardır. Ama çoğu durumda, vücudunuz hücreleri bulur, yabancı olduklarını anlar ve hemen öldürür; siz neler olup bittiğini fark etmeden. Kanser hücreleri aslında içlerinde bir terslik cereyan eden normal hücrelerdir. Vücudunuza sızmış holiganlara benzerler. İyi gibi görünebilirler, ama içlerinde gerçekleşen bir değişim, vücudunuzun tüm kurallarını ezip geçmelerine neden olur. Elbette ki bağışıklık sisteminiz özel polis teşkilatı gibi çalışır ve bu kötü hücreleri yok eder. Ama kanser hücrelerini yakalamak zor olabilir, çünkü tıpkı bir suçu işleyip ortadan kaybolan suçlular gibi, kanser hücreleri de sistemi yanıltmak konusunda son derece beceriklidirler. (s. 333)

*

Şimdi de Hz. Mevlânâ’nın, Dîvân-ı Kebîr’inde, kanser hücrelerine ve tedavi yöntemine işaret ettiğini düşündüğümüz beyitlere bakalım:

تو ز هر ذره وجودت بشنو ناله و زاری

تو یکی شهر بزرگی نه یکی بلکه هزاری

Sen bedeninin her zerresinden (hücresinden) bir feryat duy, bir inilti işit. Çünkü sen büyük bir şehirsin; hem de bir şehir değil, belki binlerce şehirsin sen.

همه اجزات خموشند ز تو اسرار نیوشند

همه روزی بخروشند که بیا تا تو چه داری

Senin bedenindeki cüz’lerin (organların) hepsi susuyorlar, ama senin gizli şeylerini görüyorlar ve (çalışmalarını senden) gizlemiyorlar. Onlar bütün gün, “Gel bakalım, senin neyin var?” diye coşup köpürüyorlar.

تویی دریای مخلد که در او ماهی بیحد

ز سر جهل مکن رد سر انکار چه خاری

Sen ölümsüz, uçsuz bucaksız bir deryasın. O deryada sayısız balık var. Bilgisizlik yüzünden reddetme. Ne diye inkâr kafasını kaşıyıp duruyorsun?

همه خاموش به ظاهر همه قلاش و مقامر

همه غایب همه حاضر همه صیاد و شکاری

Evet, görünüşte (senin bedeninde bulunan organlar ve hücreler) susmada, ama onların hepsi de (gizli gizli işler yapıyorlar;) kalleşçesine varlığınla kumar oynuyorlar. Hepsi de hem gizli hem de görünüyor. Hepsi de birbirlerinin hem avı, hem avcısı.

همه اجزای وجودت به تو گویند چه بودت

که همه گفت و شنودت نه ز مهر است و ز یاری

Bedeninin bütün organları sana sesleniyorlar, diyorlar ki: “Sana ne oldu? Bütün işittiğin, söylediğin sözler boş sözler. O sözlerde sevgiden, dostluktan hiç bahsedilmiyor.”

مثل نفس خزان است که در او باغ نهان است

ز درون باغ بخندد چو رسد جان بهاری

Varlığın sonbahar gibidir. Fakat o sonbaharın içinde bir ilkbahar gizlidir. İçindeki ilkbahar canlanınca, gönül bahçesi içten içe güler, durur.

تو بر این شمع چه گردی چو از آن شهد بخوردی

تو چو پروانه چه سوزی که ز نوری نه ز ناری

Sense ezelde mânâ balından yediğin halde, ne diye şu fani dünya mumunun etrafında pervane gibi dönüp durursun? Ne diye kanatlarını yakarsın? Bilmiyor musun, sen kendin nurdansın. Hak nurundansın, sen nardan, şeytanın yaratıldığı ateşten değilsin.” (Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr, haz. Abdülbaki Gölpınarlı, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yay., 2007, cilt: VII-2, s. 71, b. 5948-5954; Dîvân-ı Kebîr’den Seçmeler, haz. Şefik Can, cilt: III, gazel nu: 1230. Ayrıca bkz. Şefik Can, Mevlânâ: Hayatı Şahsiyeti ve Fikirleri, İstanbul 2003, s. 397)

*

Dilerseniz bu beyitleri, Prof. Öz’ün verdiği bilgileri de dikkate alarak kanser hastalığıyla ilişkilendirmeye/ anlamlandırmaya çalışalım:

“Sen bedeninin her zerresinden (hücresinden) bir feryat duy, bir inilti işit.” Hz. Mevlânâ diyor ki; Ey insan! Keşke sen de benim gibi, bedenindeki hücrelerini işitebilsen; onların kendi özel lisanlarınca ifade ettikleri, şikayetlendikleri hususları fark edebilsen.

“Sen büyük bir şehirsin; hem de bir şehir değil, belki binlerce şehirsin sen.” İnsan vücudundaki organlar; sinir, solunum, dolaşım, sindirim, boşaltım vb. sistemleri, tıpkı büyük bir metropolün alt ve üstyapı hizmetlerine benzer.

“Senin bedenindeki cüz’lerin (organların) hepsi susuyorlar, ama senin gizli şeylerini görüyorlar ve (çalışmalarını senden) gizlemiyorlar. Onlar bütün gün, “Gel bakalım, senin neyin var?” diye coşup köpürüyorlar.” Organların, senin haberin olmasa da görevlerini yapmaktalar. Sen habersiz olsan da, vücudunun hastalıktan korunma/bağışıklık sistemi, ortaya çıkan sorunları hemen tespit etmekte, bazı belirtilerle durumu haber vermekte, bazı rahatsızlıkları kendisi çözüme kavuşturmaktadır. Bu beyit, Prof. Öz&Roizen’in; Herkesin vücudunda kanser hücreleri vardır. Ama çoğu durumda, vücudunuz hücreleri bulur, yabancı olduklarını anlar ve hemen öldürür; siz neler olup bittiğini fark etmeden.” sözlerini hatırlatmaktadır.

“Sen ölümsüz, uçsuz bucaksız bir deryasın. O deryada sayısız balık var. Bilgisizlik yüzünden reddetme. Ne diye inkâr kafasını kaşıyıp duruyorsun?” Ey insanoğlu! Kendi vücut yapın ve organların, hatta bir tek hücrenin çalışma sistemini araştırıp öğrensen, ondaki mükemmelliği fark etsen, Allah’ı inkârdan kurtulur, imana ulaşır, mümin olursun.

“Evet, görünüşte (senin bedeninde bulunan organlar ve hücreler) susmada, ama onların hepsi de (gizli gizli işler yapıyorlar; hatta) kalleşçesine varlığınla kumar oynuyorlar. Hepsi de hem gizli hem de görünüyor. Hepsi de birbirlerinin hem avı, hem avcısı.” Allah’tan ve nimetlerinden gafil olur, hatta inkâr edersen, gün gelir, çalışmalarından zaten habersiz olduğun hücreler birbirlerini avlamaya başlayabilir. Öyle ki hücreler arasındaki bu av, hücrelerin birbirlerini yemesi, senin hayatınla bir tür kumar oynamaya dönüşebilir. Bu beyit, Prof. Öz&Roizen’in kanser hücreleri hakkında yukarıdaki şu sözlerini hatırlatmaktadır: “İyi gibi görünebilirler, ama içlerinde gerçekleşen bir değişim, vücudunuzun tüm kurallarını ezip geçmelerine neden olur. Elbette ki bağışıklık sisteminiz özel polis teşkilatı gibi çalışır ve bu kötü hücreleri yok eder. Ama kanser hücrelerini yakalamak zor olabilir, çünkü tıpkı bir suçu işleyip ortadan kaybolan suçlular gibi, kanser hücreleri de sistemi yanıltmak konusunda son derece beceriklidirler.”

 “Bedeninin bütün organları sana sesleniyorlar, diyorlar ki: “Sana ne oldu? Bütün işittiğin, söylediğin sözler boş sözler. O sözlerde sevgiden, dostluktan hiç bahsedilmiyor.” Hayatın boş ve anlamsız şeylerle tükeniyorsa; sevgi ve dostluk ilişkilerin kuvvetli değil, hatta yok denecek kadar az ise, bunun etkisi bedenine yansır. Onlar kendi lisanlarıyla senin içinde bulunduğun durumu ifade ederler; ah keşke işitebilsen.

“Varlığın sonbahar gibidir. Fakat o sonbaharın içinde bir ilkbahar gizlidir. İçindeki ilkbahar canlanınca, gönül bahçesi içten içe güler, durur.” Vücudunun, organlarının, hücrelerinin sağlıklı çalışması, senin yaşamının anlamlılığına ve insanlarla ilişkilerinin güzelliğine bağlıdır. Aksi halde, ömrün manen tükendiği gibi, hücrelerin de fiilen birbirini tüketmeye başlar. Hayatının sonbaharını yaşamaya başlarsın. Ama unutma ki, üzerine düşenleri yaparsan, sonbaharı ilkbahara çevirebilir, yeniden iyileşebilirsin. Öyle bir potansiyel sende var.

“Sense ezelde mânâ balından yediğin halde, ne diye şu fani dünya mumunun etrafında pervane gibi dönüp durursun? Ne diye kanatlarını yakarsın? Bilmiyor musun, sen kendin nurdansın. Hak nurundansın, sen nardan, şeytanın yaratıldığı ateşten değilsin.” Senin ruhun ezelde Allah’ı tanıdığı, sevip O’na bağlandığı halde, şu fani dünyaya ne demeye bu denli kapıldın? Yapman gereken şu: Dünya hayatının zevk ü sefasına aldanıp, geçici zevklerin peşine takılıp da ruhunu ve bedenini tehlikelere atma. Allah’a yakınlaşmanın derdinde ol. Kendi ruhunun gıda ve ihtiyaçlarını karşılamaya bak. Arka planında şeytan olan iş ve uğraşlara değil, Allah’a yönel.

Hz. Mevlânâ, Mesnevî-i Şerif’te de aynı konuya işaret etmektedir:

“Ey işte, güçte Hakk’ın emrine uymamayı kendine ders yapmış kişi! Şunu bil ki, sen de Hakk’ın ordusu içindesin.

Senin cüz’lerinin cüz’leri bile, yani bedeninin zerrelerinin, hücrelerinin her biri Allah’ın ordusundandır. İki yüzlülük ediyorlar da şimdi sana uymuş gibi görünüyorlar. Eğer Allah onların sana karşı gelmelerini isterse, her biri senin düşmanın olur.” (Mesnevî-i Şerif, c. IV, b. 792–793. Şefik Can tercümesi.)

Bu şu demek: Yüce Allah, emirlerine isyan eden, inkâr yolunu seçen bir kişiye ceza olarak ölümcül bir hastalık verebilir. O kişinin organ ve hücreleri, bu hastalığa sebep olmak için Allah’tan emir bekleyen ordu ve askerler gibidir. Nitekim Prof. Öz&Roizen şöyle demektedir: “Kavgacı hücreler olan kanser hücreleri damarlar kanalıyla organlara gidebilir, doğal dokuyu sarabilir, istila ettikleri organa sahip olabilir, bir araya gelerek tümörler –kanserli hücreler yığını- oluşturabilirler ve o organın normal fonksiyonlarını engelleyebilirler.” (s. 345)

*

Sözlerimizi dua ile bağlayalım: Allah (cc) cümlemizi amansız hastalıklardan korusun. Hasta kullarına şifâ, dertli kullarına devâ lûtf ve ihsân eylesin. Bizleri, rızasına eren ve emirlerine itaat eden kulları arasına katsın; isyân ve inkâra yönelmekten muhafaza buyursun. Âmin, yâ Muîn!

 

 

 

Makaleyi kaynak gösterim:

Şaban Karaköse [23.07.2009]. "Hz. Mevlana'nın İşaret Ettiği Kanser Hastalığı ve Tedavisi." [çevrimiçi-makale]. Fihimafih.org. [Erişim tarihi: .../.../....]


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam34
Toplam Ziyaret228799
Saat
Takvim
Hava Durumu
Hz. Mevlana'dan Sözler
HZ. MEVLÂNÂ'DAN SÖZLER
“Kibirlerinden “İnşâallah” (Allah dilerse) demediler; Allah da onlara beşerin aczini gösteriverdi.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 48)
*
“Dünyada iş
işten meydana gelir.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 76)
*
“Allah’tan edeble başarılı olmayı dileyelim. Edepsiz
Allah’ın lütfundan
yoksun kalmıştır.
Edepsiz
yalnızca kendisine
kötülük etmiş olmaz,
dört bir yanı
ateşe vermiş olur.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 77-78)
*
“Zekat verilmeyince
bulut ortaya çıkmaz
(yağmur yağmaz);
zinadan dolayı da
etrafa veba yayılır.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 88)
*
“Senin üzerine karanlıklardan ve gamdan yana ne gelirse, korkusuzluktan ve küstahlıktandır o.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 89)
 *
“Her odunun kokusu, dumanından belli olur.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 107)