Üyelik Girişi
BÖLÜMLER
Site Haritası

AŞK Adlı Romanın Eleştirisi-9

GENEL DEĞERLENDİRME

 

“Yanlış Mevlevîlik Bilgileri ve

Şems-i Tebrizî ile Hz. Mevlânâ’nın Alet Olduğu

Zorlama-Yapmacık Cismanî Bir Aşk Hikâyesi”

 

 

Yazar Elif Şafak’ın AŞK adlı romanı yazmadaki niyetinin piyasa yapmak, büyük ekonomik kazançlar elde etmek ya da daha popüler olmak isteği olduğunu düşünmüyoruz, iddia etmiyoruz, edemeyiz de… Kendisi de bu romanın tasavvufa olan ilgisinden, Hz. Mevlânâ’ya ve Şems-i Tebrizi’ye olan sevgisinden neşet ettiğini belirtmiştir. Bizim yönelttiğimiz eleştiriler, tasavvuf, Hz. Mevlânâ, Şems-i Tebrizi ve Mevlevîlik hakkındaki bilgi, anlayış ve yaklaşımlarına yöneliktir.

1- Yazar Elif Şafak romanda, Şems-i Tebrizî ve Hz. Mevlânâ’nın hayatlarından yola çıkarak “ilahî aşktan ilham alan bir beşerî bir aşk” kurgulayayım demiş. Onu da becerememiş. Ortaya, Ella ile Aziz arasındaki gayrımeşru bir aşk çıkmış! Maalesef yazar, Mevlânâ ile Şems’i, ilahi aşk temalarını, cismani ve gayrimeşru bir aşkı anlatmak için saygısızca kullanmış.

Hz. Mevlânâ her önüne gelene, “âşık ol da, ne tür ve nasıl olursa olsun” dememektedir. Romandaki Ella ile Aziz arasında ortaya çıkan aşk ise, her ne kadar roman boyunca yazar tarafından Şems-i Tebrizî’den ilahî aşka dair sözler, tasavvufî aşka dair alıntılar yapılarak süslense, mazur ve masum gösterilmeye çalışılsa da mecazî/dünyevî/cismanî ve gayrimeşru bir aşktan öteye gitmemektedir.

Yazar, romandaki kahramanı Ella üzerinden, yaşamları evleri ve ailelerinden ibaret mutsuz ev kadınlarına, “aşksızlık derdinden ve aşkı yaşamak adına gerekirse evi barkı, çoluk çocuğu terk edip, flört ettikleri erkeğe kaçmalarının masum olduğu ve mazur görülebileceği” mesajını vermektedir. Bunun aksi hiçbir mesaj romanda geçmemektedir.

Hz. Mevlânâ ve Şems-i Tebrizî, Ella’ya: “Aşkı yaşamak adına üç çocuğunu ve kocanı terk edip, bu sufi geçinen artist Aziz’e kaç. Onunla nikâhsız birlikte ol” mu derlerdi?

Ya da sufi geçinen Aziz’e, “Evli ve üç çocuklu kadını, bizim aşka dair sözlerimizle ayart, onunla flört et, nikâhsız birlikte yaşa” mı derlerdi?

Mevlânâ ve Şems, bu gayrıislamî ve gayriahlakî işi, aşk adına tasvip mi ederdi? Yoksa, “Utamaz arlanmazlar! Şehvetinizin adını aşk koymuşsunuz, bizi de birbirinizi ayartmaya alet etmişsiniz!” mi derlerdi?

“Romanın kurgusu gereği böyle olabilir” denilebilir. Ancak yazar Elif Şafak romanında, Aziz’in din ve tasavvuf adına tutarsızlıklarına, Hz. Mevlânâ ve Şems-i Tebrizî’den sözler naklederek Ella’yı ayartmasına göz yummakta, Aziz’in yanlış yaptığını okuyucuya hiçbir surette hissettirmemektedir.

Oysa Hz. Mevlânâ şöyle demektedir: “İnsaf et, aşk iyi bir iştir. Bozukluk varsa, kötü huylu tabiattadır. Sen şehvet ve arzularına aşk adını veriyorsun! Halbuki şehvetten aşka giden yol çok uzundur.” (Mevlânâ’nın Rubaileri, I-II, haz. M. Nuri Gençosman, İstanbul 1988, nu: 119)

2- Hz. Mevlânâ ve Şems-i Tebrizî’nin hayatlarından ve mesajlarından bahsedilen bir roman, bir yönüyle hem tarihî hem dini-tasavvufi bir roman hüviyeti kazanır. Mevlânâ ve Şems, kişisel bir romanın rol-kuklaları yapılamaz. Okuyucu zihninde, tasavvufi hayata ve tarihe sadakat, böylesi bir romanda ister-istemez beklenir. Yoksa okuyucu, böylesi bir romanda hangi bilgi “tarihen sabit” hangisi “uydurma” nereden bilecek?

Elif Şafak her ne kadar bu romanı yazarken uzun süren araştırmalar yaptığını söylese de, AŞK adlı romanında Hz. Mevlânâ’nın hayatı ve Mevlevîlik tarihi açısından ciddi hatalar bulunmaktadır.

Romanda geçen bazı bilgiler, ya târihî olarak sabit değiller ya da târihî gerçeklerle kesinlikle uyuşmamaktadırlar. Bazı ifadeler ise dinî kaynaklar ve yaklaşım açısından yanlışlık ve çelişkilerle doludur.

Elif Şafak, AŞK adlı romanının omurgasını oluşturan, Şems-i Tebrizî namına tespit ettiği 40 kural hakkında, “Tabi ki tasavvuf okumalarımdan beslenerek yazdım bu kuralları.” dese de, birçok kuralda tespit hatası var. Yazarın daha kapsamlı ve dikkatli okumalar yapması lazım.

Yazarın; “Tasavvuf ile tanışmam, karanlıkta el yordamıyla yolunu bulmak gibi oldu. Kendi başımaydım, kimse aracı olmadı. Ne aileye ne bir şeyhe, hocaya ihtiyacımız yok, yollar arasında yollar bulabilmek için. İnsanın en büyük hocası kitaplar. Okumak, daha çok okumak. Her kitap bir sonraki kitaba açılan kapı.” sözleri hatırlanacak olursa, romandaki bazı bilgi, anlayış ve tespit hatalarının, bazı yüzeysellik ve yetersizliklerin kökeninde; tasavvufu, bir şeyhten, kâmil bir mürşidden değil de kitapları hoca edinerek öğrenmesi yatıyor denilebilir.

BİR İKAZ

Son yıllarda, ’Şeriat sahibi Hz. Muhammed’in konumuna, ‘her şeyi hoş gören bir Mevlânâ’yı yerleştirme çabası sonuçsuz kalınca, hatta Müslüman Mevlânâ’dan umulan bulunamayınca (!), üretilen/kurgulanan ‘şeriat ve kural tanımaz Şems’e yönelme stratejisinin izlendiği sezilmekte ve görülmektedir. Tasavvufa ilgi duyan, seven ve yönelenlerin bu hususa dikkat etmeleri gerekir. Şurası unutulmamalıdır ki Şems, bilhassa ve hatta sadece Hz. Mevlânâ’yı irşad için gelmiş, halkı irşadla meşgul olmamıştı. Dolayısıyla günümüzde kimse “ben Şems-i Tebrizî örnek alıyorum” diyemez; ancak olsa olsa Hz. Mevlânâ’yı örnek alabilir.


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam23
Toplam Ziyaret228788
Saat
Takvim
Hava Durumu
Hz. Mevlana'dan Sözler
HZ. MEVLÂNÂ'DAN SÖZLER
“Kibirlerinden “İnşâallah” (Allah dilerse) demediler; Allah da onlara beşerin aczini gösteriverdi.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 48)
*
“Dünyada iş
işten meydana gelir.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 76)
*
“Allah’tan edeble başarılı olmayı dileyelim. Edepsiz
Allah’ın lütfundan
yoksun kalmıştır.
Edepsiz
yalnızca kendisine
kötülük etmiş olmaz,
dört bir yanı
ateşe vermiş olur.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 77-78)
*
“Zekat verilmeyince
bulut ortaya çıkmaz
(yağmur yağmaz);
zinadan dolayı da
etrafa veba yayılır.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 88)
*
“Senin üzerine karanlıklardan ve gamdan yana ne gelirse, korkusuzluktan ve küstahlıktandır o.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 89)
 *
“Her odunun kokusu, dumanından belli olur.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 107)